4 Kitap Önerisi

Şiddetle tavsiye edebileceğim 4 kitap önerisi

İnstagram blogger DM kutum da hangi tarzda kitap okuduğumu veya nasıl kitaplar önerebirim diye soranlar oldu, sizin için ne tarzda kitap okuyorum ve yahut hangi kitapları önerebirim bugün ki blogumda bunu paylaşacağım. Hangi kitap olduğunu ve ufak ufak özetlerini paylaşacağım size, umarım size yardımcı olabilirim.

İlk olarak tabi ki size önereceğim kitap;

Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk

7’den 70’e herkesin okuması gerektiğine inandığım bir kitap ve her insanın hayatında en az iki defa okuması gerektiğine inandığım bir kitap.
 Ülkemizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisinin kaleme aldığı ve yurdumuzun nasıl kurulduğuna ilişkin olarak en birinci kaynak özelliği taşıdığana inandığım ve inandığımız bu kitabı her Türk gencinin okuması gereken bir kitaptır.

Arka Kapak Bilgisi

Ey Türk gençliği!
Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti'ni sonsuza kadar korumak ve savunmaktır.
Zorla ve aldatmacayla sevgili vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi fiili olarak ele geçirilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve daha korkunç olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar aymazlık ve sapkınlık ve hatta hainlik içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını istilacıların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde yorgun ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin evladı!
İşte, bu durum ve koşullar içinde bile görevin, Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun güç, damarlarındaki soylu kanda mevcuttur!

Zülfü Livaneli - Seranad

İkinci önereceğim kitaptır, ben severek okudum ve bir hafta da kitabı bitirmiştim. Kitabın kalın olması sizin gözünüzü sakın korkutmasın ben bu kitabı okuduğum da ilk defa bir kadının ağzından bir roman bu kadar güzel anlatılabilir dedim aşırı derece de efsane bir kitap yani Zülfü Livanelinin en sevdiğim kitaplarından biridir. Hitler zulmün'den kaçan bir yahudi profesor ve onu izleyen ajanlar, sonu güzel biten macera dolu bir roman...

Seranad - Özet

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesinde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran’ın (36) ABDden gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagneri (87) karşılamasıyla başlar. 1930lu yıllarda İstanbul Üniversitesinde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şileye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.
Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor. Okurunu sımsıkı kavrayan Serenadda Zülfü Livanelinin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.
Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk âdet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir.
Ama değişim yaşar. Hayat o kızı sürekli değiştirir ve bu değişimlerin hiç şaşmayan bir aktörü vardır: Bir erkek. Geriye bakınca Ahmetin bile beni olgunlaştırmış olduğunu anlıyorum, Tarık’ın etkisi daha az bile olsa onun da faydası oldu ama kişiliğimdeki en büyük değişimi yaşlı bir erkeğe borçluyum. Aramızda ne aşk, ne cinsellik, ne aynı ülkeyi, aynı dili paylaşma durumu bulunan, kısa bir süre tanıdığım bir erkek.

Kardeşimin Hikayesi - Zülfü Livaneli

Bu kitapta da Zülfü Livaneli Seranad romanından sonra beni kendisine yine hayran bırakacak tarz da olan bir kitap konusu ise polisiye bir hikayeyi aşk ile buluşturan fakat aşkı birkez daha sorgulamamıza neden olacak bu kitap bizi tuaf bir hikayenin içine sürüklüyor.

Kardeşimin Hikayesi - Özet

İstanbulun Çatalca İlçesinde bulunan Yalıköyde geçmektedir. Köyde yaşanan bir cinayetin üzerine olayı incelemek için köye bir gazeteci gelir. Öldürülen Arzu Kahraman’ın bir arkadaşı olan gazeteci ilk olarak Ahmet Arslan’ın kapısını çalar. Emekli elektrik mühendisi olan Ahmet Arslan, köpeği Kerberos ile monoton ve sıradan bir hayat sürdürmektedir.
Ahmet Arslan, Arzu Kahraman’ın öldürüldüğü gece davette bulunanlardan biridir. Bu nedenle, Arzunun gazeteci arkadaşı ısrarla Ahmet Arslan’ın kapısını çalar ve kendisiyle görüşmek ister. Israra dayanamayan Ahmet Arslan, gazeteciyi evine alır. Görüşmeleri boyunca gazeteci, Ahmet Arslan’ın evinde misafir olur.

Gazeteciye karşı bir şeyler hissetmeye başlayan Ahmet Arslan, ona kendi hayat hikayesini anlatmaya başlar. Geçirdikleri bir kazada Ahmet, anne ve babasını genç yaşta kaybetmiştir ve dedesiyle yaşamaya başlamıştır. Ahmet, geçirmiş oldukları bu kaza yüzünden doku duyusunu kaybetmiştir.
Ahmetin Mehmet adında bir kardeşi vardır. Ahmet, gazeteciye kardeşinin hikayesini anlatmaya başlar. Rusyada beraber yaşarlarken, Mehmet Olga adlı bir kıza aşık olur. İş arkadaşları olan Ludmilla, Olga ile Mehmete çevirmenlik yapmaktadır. Ancak daha sonra Ludmilla, Olgaya aşık olur ve Mehmeti uzaklaştırmak için ihbar eder. Bunun üzerine Mehmet tutuklanır. Daha sonra kaldığı hücreye gelen bir adam sayesinde hapishaneden kurtulur.

Cinayeti araştırmaya gelen gazeteci, cinayeti unutmuş, kendisini Ahmet ile kardeşinin hikayesine kaptırmıştır. Bir gün Ahmet, köpeğinin yanında Arzunun kolyesini bulur. Svetlana adlı bebek bakıcısı katil zanlısı olarak tutuklanır. Fakat, kolyeyi bulan Ahmet, aslında cinayeti kimin işlediğini de bulmuştur. Kısa bir süre sonra Ahmet de ölü olarak bulunur. Ahmetin ölmeden önce gazeteci kıza yazdığı mektup sayesinde katilin kim olduğu ortaya çıkar. Bu mektup, katilin kimliğinden başka, çok daha büyük bir sırrı da ortaya çıkaracaktır.

Feride Çiçekoğlu - Uçurtmayı Vurmasınlar

Bu kitabı okumadan önce filmini izlemiştim filmi beni aşırı derece de etkilemişti sonra kitabı aldım bazı noktalar da kitap ile filmin farklı olduğu gördüm ona rağmen kitabı okuduğum da kitapta beni etkiledi. Size bu kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Hapishane de mahkum olan bir annenin çocuğu olan Barış ve onun o güzel cümleleri hem okunmaya değer hem de izlenmeye...

Uçurtmayı Vurmasınlar - Özet

1984 yılının bir Haziran öğlesonrası, demir kapı beni dışarı kapayıp Barış'ın çığlıkları içerde kaldığında, gün olup onun sesinin bunca çok insana ulaşacağı hiç aklıma gelmemişti. Barış'la ilgili anıları kağıda dökmeyi düşünmediğimden değil, kağıda dökülü sözün okuma alışkanlığı olan sınırlı kişiye bile çoğu kez iletilemediğini sezmemden. beyazperde Barış'ın mırıl mırıl sesini yükseltiverince Uçurtmayı Vurmasınlar için yeni bir basım şansı doğdu. Ak kağıt üzerindeki kara yazılar herkese kendi düşlerini üretmenin ipucunu verdiklerinden midir nedir, resimlenmiş düşlerden daha renkli olabiliyorlar. Bir çocuğun gözlerinden duvarları kendi düşlerinde sorgulama olanağını daha fazla okura sunabilmek, filmin armağanı. Kitabın bu nedenle beyazperdeye gönül borcu var.


Şimdilik önerebileceğim bu dört kitap var ve gerçekten okunmasına değecek dört kitap, ben okurken zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamamıştım umarım bu duygu sizde de olur. 
Okuduktan sonra aklınıza takılan bir yer olursa iletişim kısmından bana ulaşabilir veya aşağıdaki yorum kısmına görüş ve önerilerinizi paylaşabilirsiniz.
Aynı zaman da instagram blogger hesabımdan DM atabilirsiniz. İnstagram hesabı: chemistiniz 

Keyifli okumalar... :)

Yorumlar